Gaia

Orada duruyorduk
Teşnelik ve duvar arkalarında
Saat sesleri
Ve tek bir kişi yoktu ki uyusun.
Geceleri hamamböcekleri gibi filizlenen çamlara bakıp, simsiyah trampatalara karşı
Nasıl şarkı söylüyor bu sis
Nasıl da ağız içlerinde çıt..
O kadar da sessiz değilken
İkiye bölünüyoruz…

Su rengi, gelsin kutsal bildiğimiz şeyler
Kahve saç gölgeleri, parlak renkler
Aynalar biliyor sadece, değilmiş gibi de
Bir karanlık, yarım gece, apansız rüzgar
Yine de orada gün avuçlarımda açmış  toplamalı ve öyle bakışıyoruz…
Gözüm gibi biliyorum, gözüm gibiydi
Burada yastık üstü bir sigara yaktım
Küf rengi kapı önünde bahar
Havari ve bazukalardan ibaretken
Bir im, nasılsın diyorum içimdekine
Nasılsın, ta içimdeki
Bilmek yeterlidir, belki de değil
Belki havada kuzgun kokusunda vardır
La minörlere konuk olup, dilsizliğin saplarını büyütenler;

” Olsundu
Kapanmışlığa isyandır söz, kimileyin böyle olur..
Olsundu.
Olsun..
Zaman dönüyor kendi tonunda.. Olsun..

Gaia” için 26 yorum

Yorum bırakın