İlla öldü

bugün buraya oturduk
anlattık, anlattık, anlamadılar
geceden hiç doğar mıydık? ötekileriz
kırık orman, uğultulu ses biçimi
kapandık toprağa
beş kez vurduk elimizi
anlamadılar
kar yağıyordu
gök, bulut
içimiz akıyordu mezar üstleri
altları, içimiz boş
içimiz akıp gidiyordu kül.

bir yapboz parçasında eşit yansıma yok
dağınık argüman orospuları
balo maskeleri, susuz yaz
dört mevsim vivaldi miyiz?
çoğalıyor muyuz?
buraya beni çiz, kaş, burun gözler
karton kutulara topla
nasıl olsa dağılacağız, dağınık,
bir parçanın bütünlüğüne gidilmiyor
kuş tüyleri topluyorduk
duruyorduk
durup kapanıyordu kapı arkaları
avlu dipleri
biz yine de biliyorduk mağaralarda
bir zeytin
yirmi uzanış, dies irae fısıltısı
biz yine de kartonlara sığmıyorduk
red ediyorduk tanrıları.

kırık mevsim, göz ucu bakışmalar
burada hiç güneş doğmuyordu
hiç şarkı
hiç sesleri yoktu yaprakların
bir lahit janis’ in sessizliği gibi
bağın bozumunda şarap içtik
şarap içtik
ölü doğduk, güzel sustuk
burada hep gördük biz
döküldü ağzımızdan
ne güzel karanlık, ne güzel karanlık..

bir dolduran vardı bu döküleni, söylenerek:
“aydınlık için karanlık, aydınlık için karanlık.”
kavmin diken tüyleri göç ediyor kuş olup oluklara
ne güzel!
işitilmez şu ilahi
tevatürlere alışkın kulaklar,
tanrı kirletir, kul aklar.

entropinin davulları çalınıyor
renklerden parça parça
tonun havada dalgalı dansı
ışığın sızıntı oyunları
aşkın anda var oluşumu
oluşu-yorumun oluşu mu?
substrat ahengi, hiçin galebe
hepin mağlube çalışı:
ne güzel… güzelin ne oluşu
yer gidiyor, gök gidiyor var bir bildikleri
zamlanan andır zaman
retorik bir ninni sandığın
ve sandığım açıl
saçıl,
diye diye çıkacağız lahitlerden,
tarihin zifirinin tozlarını saçarak
kan kabartma alfabemizle
kanımızın köpüklü tarafıyla
mürekkep damlaları
gecenin göğünde yazacak
dies irae; damlayarak…
hep bir ağızdan hiçbir şey çıkmayacak
sükûtla kaplanmış deriler
ağızlar bir
ezginin
enzimleri
yırtılan kasların ve kemiklerin sesleri
ölmüşlerin ruhlarına değdi
bir defterden bir yaprak düştü
okunaksız satırların sonu…
“bakunin’ in iftihar gecesi.”
ve bir fosfor ışıltısı yalıyor irisleri
ne güzel karanlık.

sessizce sorulan
-ne güzel?
sessizce verilen
– karanlık.

Sasatertgun / Saphilopes

İlla öldü” için 5 yorum

Yorum bırakın