Kadraj

Kadraj akıyor dostum, onu durduramazsın. Doğduk büyüdük ve öleceğiz, onun yoluna asla ket vuramazsın.

Biri birşey söylüyor. Hayır duymuyorum. O benim annem, satranç tahtasının ilk hamlesinde feda edilecek bir taştan bahseder gibi konuşuyorsun. O benim  annem. Bir yatağın ucunda kar yağarken sancıları tutuşuyordu. Tutuşmak ve doğmak, o tutuşuyordu lakin ben red ediyordum bir kadrajda görünme sahnesini.

Kar, kar diyorum, kar yağmamalı, o kamyon gelmemeli dağ başında bir evin kapısına. Kamyon ve kar, annem ve kamyon sarsıntısı. Her sarsıntıda annem çığlık atıyor kamyonun içinde. Ben asla doğmak istemiyorum. Hayır o kadrajı kesmelisin ve yol bitmeli bir hastane acilinden geçiş yapmamalı benim annem doğumum için..

Bak dostum güneş ne güzel vuruyor sırtımıza, biraz ötede bir bara gidip felaket eğleneceğiz. Bugün senin doğum günün. En güzel şeyleri hakediyorsun. Bir güzel eğleneceğiz ve sonrasında bir festivale gideceğiz. El çırpacaksın bir matadorun zaferine..

Bar ve eğlence, sancı ve doğum. Matador  ve boğa kanamaları. Annem ne güzel kanıyor, bir matadorun atış poligonunda kar yağarken ve akarken film kadrajında ölümün ilk karesini bir aynada gördüğümde ölüm bir matadormuş anne, sense bir boğa gibi onurluydun.

Sevgili kleinlaute’ye görsel için teşekkür ederim. İlham oldu.

Kadraj” için 3 yorum

Yorum bırakın